• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Takvim
SEVDANIN LEZZETİ

Tarihçi bilim adamları Çanakkale’de yaşanan “Sevdanın Lezzetini” yazabildiler mi? Hayır!

    O halde!

   300’bin şehit veren Türk Milleti değil de, başka bir millet olsaydı, herhalde bu hesap sorulabilirdi. İşte bütün bunlara rağmen Müttefik Devletlerin Türk'leri yenememeleri için herhangi bir teknik ve askeri sebep de yoktu. Onlar bunu da gayet iyi biliyorlardı. Saldırıya geçmeye karar verdiler ve saldırdılar, fakat yenildiler.

   Düvel-i muazzama bütün bu üstünlüklerine rağmen niçin yenildi? İsterseniz bu hususla ilgili olarak da şöyle bir soru daha soralım:

   Dûvel-i muazzama mensubu İngilizler, her türlü harp tekniğine, harp malzemesine, askerine fazlası ile sahip iken, Çanakkale'yi alarak İstanbul ve bütün Anadolu’yu almayı plânlamış ve kabullenmiş iken, niçin alamadılar?

   Türkler harp tekniği, malzemesi, askeri bakımdan İngilizler 'in ancak 6'da biri iken İngilizlerin kazanmaması mümkün değil iken İngilizler niçin kaybettiler?

   Bu soruların cevabını da şöyle verelim:

   -İngilizler kaybettiler. Çünkü karşılarında imanlı bir Türk Ordusu vardı. Türkler, saldırmıyordu. Müdafaa ediyordu. Vatan Kapısının önüne gelmiş, hunharca Vatan Kapısını döven saldırgan düşmana karşı vatanını müdafaa ediyordu. Bu askere bu inancı kim vermişti?

"Garbın afakîni sarmışsa çelik zırhlı duvar;

Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. "

   Diyen Türk ordusu onlara gerekli cevabı vermiştir.    Çünkü:

   Türkler bu imanla Çanakkale 'de teknik bakımdan mümkün görülmeyen bu zaferi, İman tekniği - asker bütünleşmesi ile mümkün kılmışlardır.

   Çanakkale Savaşı'nın resmi tarihçisi sayılan Bursalı Mehmet Nihat Bey'in, şu veciz sözünü çok önemsiyorum; "Tekmil tarih-i harb gibi, bu sefer de gösterdi ki harpte asıl insandır. Ve insanın bilhassa maneviyatıdır. Karşı karşıya bulunan tarafların hakikatte çarpışan maneviyatlarıdır. Bunun aksini kabul etmek Çanakkale müdafaasının cinnet olduğuna hükmetmekle müsavidir.”

   Sonuç olarak diyebiliriz ki, zaferin yüzüncü yılını tamamladığımız bu günlerde din, dil, sanat, ahlâk, dünya görüşü, örf ve adetler tarih ve vatanımıza sahip çıktığımız sürece Türk Milletini bölmeye hiç kimsenin gücü yetmeyecektir.

  ŞİMDİ KENDİNİZE SORUNUZ?

    Etkilendiğiniz bir müzik eserinin sizi alıp götürdüğünü hissettiğiniz bir an olabilir. Ne hissettiniz? Bu duyguyu tetikleyen neydi? Ne kadar sürdü? Aynı tetikleyici olay size yine benzer bir tecrübe yaşatabilir mi? Manevî meselelere dair düşüncelerinizin, sizi bu fani dünyayı değersiz görmeye ittiği bir zamanı hatırlıyor musunuz? Derin bâtıni sükûnu geliştirmeye beş ilâ on dakika zihninizi sakinleştirmekle başlayın. Bunu Allah (c.c)'ın, siz onun varlığının bilincinde olmasanız bile, içinizde her şeyiyle mevcut olduğuna mutlak iman ederek yapınız. Allah (c.c)'ın huzurunun kesinliği ve onu fark etme kararlılığı içinde pratik yapın.

   Manevî bağlamda büyümek için hiçbir şey ilâve etmeye ya da içinizde hiçbir şey geliştirmeye ihtiyacınız olmadığına inanarak oturmak son derece önemlidir. Siz zaten her şeyi içinizde taşıyorsunuz, tek ihtiyacınız olan şey, onu ortaya çıkarmak.

  
626 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi6
Bugün Toplam16
Toplam Ziyaret30036
Hava Durumu
Saat